GABRİEL GARCİA MARQUEZ

Gabriel Garcia Marquez, ya da yaygın bilinen lakabıyla Gabo, 1927 yılının 6 Mart günü, Kolombiya’nın küçük bir kasabasında, Aracataca’da doğar. Babası Gabriel Garcia, annesi Luisa Marquez’dir. Küçük yaşlardayken ebeveynleri bir başka kente taşınır, Gabo’yu anneannesi ve dedesi büyütür.

Gabriel Garcia Marquez'in yaşam öyküsü:

Doğum tarihi: 6 Mart 1927, Aracataca, Kolombiya
Ölüm tarihi ve yeri: 17 Nisan 2014, Meksika, Meksika

     
“1947 yılıydı. On dokuz yaşındaydım. Hukuk fakültesinin birinci sınıfında öğrenciydim… İlk sayfadaki giriş cümlesini hatırlıyorum, şöyle diyordu: “Bir sabah sıkıntılı rüyalarından uyanan Gregor Samsa kendisini yatağın içinde devasa bir böceğe dönüşmüş bulur.” … Lanet Olsun! Okurken böyle mırıldandım kendi kendime, “Bu doğru olamaz! Kimse böyle bir şeyin yapılabileceğini bana söylemedi! Demek olabiliyormuş! Öyleyse ben de yapabilirim! Lanet olsun! Benim büyükannem de böyle anlatırdı hikâyelerini… En olmadık masalları sanki gerçekmiş gibi.”

19. yüzyıl Rus klasik müziğini nasıl beş büyükler diye anılan Balakirev, Cui, Borodin, Mussorgsky ve Rimsky-Korsakov temsil etmişse, 20. Yüzyıl Latin edebiyatını dünyaya duyurma görevini de Arjantinli Cortazar, Perulu Vargas Llosa, Mersikalı Carlos Fuentes ve Kolombiyalı Gabriel Garcia Marquez üstlenir.

Gabriel Garcia Marquez, ya da yaygın bilinen lakabıyla Gabo, 1927 yılının 6 Mart günü, Kolombiya’nın küçük bir kasabasında, Aracataca’da doğar. Babası Gabriel Garcia, annesi Luisa Marquez’dir. Küçük yaşlardayken ebeveynleri bir başka kente taşınır, Gabo’yu anneannesi ve dedesi büyütür. Çevresinden saygı gören entelektüel bir asker olan dedesi ve özellikle kendisine çocukluk yıllarında unutulmaz hikâyeler anlatan ninesi, Gabo’nun hayatını şekillendirmesinde önemli rol oynarlar.

Gabo 19 yaşına geldiğinde Cartagena Üniversitesi’nde bir hukuk öğrencisidir. Bir yandan da yerel gazetelerde muhabirlik yaparken en çok Virgina Woolf ve William Faulkner’in etkisi altında kaldığı söylense de onu yere seren, ya da bulutların üzerine uçuran ilk sadmeyi Kafka’nın Dönüşüm adlı eserinden alır.

Gabo’nun ilk başarısı, batan bir gemiden kurtulup tahta parçalarından devşirme küçük bir sal üzerinde tek başına okyanusta on gün geçiren bir gemicinin hatıralarını gazetesi için tefrika şeklinde yazmak olmuştur (1955).  Olaylar gemicinin ağzından anlatıldığından, Bir Kayıp Denizci – Relato de un Naufrage adlı eser 1970 yılında Marquez adıyla yayınlanıncaya kadar hiç kimse bu satırların Gabo’ya ait olduğunu bilemeyecektir.

“En önemli şey ilk paragraftır. İlk paragraf için aylarımı harcamışımdır. Bir kez istediğimi elde ettim mi, gerisi arkadan gelir.”

Marquez otuz bir yaşındayken gençlik aşkı Mercedes’le evlenir, kısa bir süre sonra da Mexico şehrine yerleşirler. Ardından İlk romanı Şer Saati – La Mala Hora 1962 yılında yayınlanır. Kolombiya’nın herhangi bir yerleşkesinde gelişen yasadışı olayları anlatan bu eserini en büyük başyapıtlarından Yüzyıllık Yalnızlık – Cien Anos de Soledat (1967) izleyecektir.

Yazar, kendi doğduğu kasabanın, yani Aracataca’nın bir benzerini, Macondo’yu yaratmıştır Yüzyıllık Yalnızlık’ta. Jose Buendia soyunun yedi kuşağını anlatan masalımsı hikâye orada geçecektir. Tıpkı Faulker’ın romanlarında olduğu gibi, Marquez de Maconda motifini kullanarak yaşadığı toplumun tüm öğelerini barındıran bir mikrokozmosu, hayali bir evreni yaratmıştır. Hikâyesini fantastik kurgular ve metaforlar eşliğinde sürdüren yazar, çocukluğunda kendisine sanki hepsi gerçekmiş gibi son derece ciddi bir yüzle olmadık hikâyeler anlatan ninesinden aldığı ilhamla bir büyülü gerçekçiliği okurlarına sunmaktadır.

“Tanrı’ya inanmıyorum. Ama O’ndan korkuyorum.”

Marquez uzunca bir süredir çektiği çıban hastalığının  (fronküloz) ızdırabı içinde kıvranırken bir yandan da romanın kahramanlarından Jose’nin oğlu Albay Aureliana Buendia’yı öldürüp romanında üçüncü kuşağa geçmenin yollarını aramaktadır. Özetle Albay Buenda’nın artık ölmesi gerekmektir. Ama nasıl? Ve ne zaman? İşte o sırada, çok çektiği çıban hastalığına Albayı ortak etmeye karar verir yazar. Birkaç gün sonra, uzun bir çalışma gününün ardından Marquez sessizce yazı masasından kalkar ve yatak odasında uyumakta olan karısının yanına kıvrılıp mırıldanır. “Albay öldü…” Ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar.

Bir söyleşisi sırasında, inanmaz gözlerle kendisini dinleyen konuğunun kulağına eğilip şöyle fısıldayacaktır romanın yazarı. “Sonra ne oldu biliyor musun? Albay Buendia’ya hastalığımı bulaştırdım. O öldü ve bir daha bende hiç çıban çıkmadı!”

Bir eleştirmenin “Yüzyıllık Yalnızlık’ı ne kadar zamanda yazdınız” sorusunu da “tüm yaşamım boyunca” diye cevaplar Gabriel Garcia Marquez. Bu olağanüstü eser ona 1982 Nobel ödülünü kazandıracaktır.

“İnsanoğlu anasının karnından çıktığı an doğmaz yalnızca, yaşam kendilerini defalarca yeniden doğurmalarına mecbur kılacaktır onları.”

Yazarlık hayatını Hanım Ana’nın Cenaze Töreni – Los Funerales de la Mama Grande (1962) ve İyi Kalpli Erendira ile İnsafsız Büyükannesinin İnanılmaz ve Acıklı Öyküsü – La Increible y Triste Historia de la Candida Erendira y de su Abuela Desalmada (1962) adlı öykü kitaplarıyla sürdüren Marquez bir yandan da bir sonraki romanı için hazırlık yapmaktadır.

Şimdi artık sıra o romana gelmiştir. Marquez uzunca bir süredir Latin Amerika’nın tarihine damgasını vuran diktatörlerle ilgili bir kurgu tasarlamaktadır zihninde. Gözünün önünden diktatör örnekleri gelir geçer sırayla. Julius Sezar, Mussolini, Franco, Peron ve diğerleri. Hayalinde yaşattığı bu tiran, temel karakteristiklerini bu diktatörlerden alacaktır.

“Her roman karakteri şahsen tanıdığın, hakkında bir şeyler duyduğun, okuduğun kişilerden oluşan bir kolajdır.”

Marquez bu karakteri hayalinde yeterince oluşturduktan sonra onu fiziki bir varlığa dönüştürecek sembolü aramaya koyulur. “Bir gün Roma sokaklarında çaresizlik içinde dolaşıyordum. Girdiğim kitapçıda bulduğum fotoğraf albümünü karıştırırken birden o yüzü gördüm” der. Çok lüks bir malikânenin salonunda tek başına oturan bitik, zalim, yaşlı bir adamın çehresi canlanmıştır gözünde. Hemen oteline dönüp Karayip Adaları’nın birinde yaşamış bu diktatörün ölümünü yazmaya koyulur. Bu başyapıt 1975 yılında Başkan Babamızın Sonbaharı – El Otono del Patriarca adıyla yayınlanacaktır.

“Aşk üzerine yazılmış bir roman en az diğerleri kadar sahicidir. Kanımca bir yazarın görevi, hatta devrimsel görevi… iyi yazmaktan ibarettir.”

Marquez’in 1981 yılında yayınlanan novellası Kırmızı Pazartesi – Cronica de Una Muerte Anunciada ünlü İtalyan yönetmen Francesco Rosi tarafından beyaz perdeye uyarlanır. Şimdi sıra yazarın Holywood başarısına dönüşecek eserlerinden bir başkasına, Kolera Günlerinde Aşk – El Amor en Los Tiempos del Colera (1985) adlı romanına gelmiştir.

“Evet, de ona. Korkudan ölsen bile, sonradan üzülecek olsan bile, çünkü her ne yaparsan yap, hayır diyecek olursan eğer, tüm hayatın boyunca pişman olacaksın.”

Kolera Günlerinde Aşk, peşinde koşan uçarı Florentino’dan vazgeçip Doktor Juvenal’ın güçlü, güvenli kollarına evet diyerek bir ömür süren Fermina’nın öyküsünü anlatan sıradan bir aşk hikâyesi gibi görünebilir kimilerine. Yine de yazarın “kurduğum tuzağa düşmemek için dikkatli olmalısınız” sözlerine kulak vermekte yarar var. Deneyimli okurlar aşkın bir gökkuşağı gibi renkten renge giren tüm evrelerini fark edebilirler satır aralarında. Gençlik aşkı, romantizm, tutku, şehvet, kıskançlık, öfke ve öte yanda güvenli bir hayat arkadaşlığının vazgeçilmez huzuru…

Marquez’in Latin Amerika’nın kurucusu Simon Bolivar’ın son günlerini anlattığı, romanla biyografi arasında bir yerde konumlandırılan eseri Labirentindeki General – el General en su Labirento 1989 yılında yayınlanır. Bu son romanı Aşk ve Öbür Cinler – Del Amor y Otros Demonios (1994) ve Benim Hüzünlü Orospularım – Memorias de mis Putas Tristes (2004) adlı novellalar izler.

Gabirel Garcia Marquez son günlerini gençlik aşkı, hayat arkadaşı, biricik karısı Mercedes ile Mexico City’de geçirmiştir...Özgüveni, güçlü iradesi, sımsıcak yüreğiyle ayakları toprağın üzerinde çelik gibi sapasağlam. Ve alçakgönüllü… Ve 17 Nisan 2004'te hayata gözlerini yummuştur...

Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com