DEVRİM ERBİL
16 Eylül 1937'de Salihli'de doğan sanatçı. Nadide ve Reşat Erbil'in oğludur. Ailesi 1940 yılında Uşak'tan Balıkesir'e gelerek yerleşmiş, sanatçı ilk ve orta öğrenimini Balıkesir Lisesi'nde tamamlamıştır. Ortaokulda resim öğretmenleri Sim Özbay ve Ahmet Uzelli olması resim sevgisinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Lisede ise Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünden yeni mezun olmuş resim öğretmeni İrfan Yılmaz'ın önemli desteğini görmüştür.
Devrim Erbil'in yaşam öyküsü:
16 Eylül 1937'de Salihli'de doğan sanatçı. Nadide ve Reşat Erbil'in oğludur. Ailesi 1940 yılında Uşak'tan Balıkesir'e gelerek yerleşmiş, sanatçı ilk ve orta öğrenimini Balıkesir Lisesi'nde tamamlamıştır. Ortaokulda resim öğretmenleri Sim Özbay ve Ahmet Uzelli olması resim sevgisinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Lisede ise Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünden yeni mezun olmuş resim öğretmeni İrfan Yılmaz'ın önemli desteğini görmüştür. İlk sergisini lise son sınıf öğrencisiyken iki sınıf arkadaşı ile birlikte Türk Amerikan Kültür Derneği’nde açmıştır. Ressam olmanın dışında bir meslek düşünmediği için yalnızca Akademinin sınavına girmiş ve kazanmıştır.
1954-1959 yılları arası Devrim Erbil'in İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Y. Resim Bölümü'nde öğrenci olduğu yıllardır. 1959 yılında "Soyutçu 7'ler" grubunu kurdu. Galeride Halil Dikmenin Atölyesinde Bedri Rahminin öğrencisi olmuştur. 1962 yılında girdiği asistanlık sınavını kazanarak İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne asistan olmuş, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cemal Tollu, Cevat Dereli Atölyelerinde ve galeride görev yapmıştır. Döneminde Adnan Çöker, Lütfü Günay, Sabri Berkel, Cemal Bingöl, Ferruh Başağa gibi soyuta yönelen arkadaşları ile birlikte soyut resim arayışları içinde olmuş, ancak onlardan farklı olarak kendi kültürel geleneklerimizle bağlantılı ve peyzaj betimlerine yönelik soyutçu anlatım geliştirmiştir.
Dünyadaki soyut sanat üzerinde yapılan araştırmaları ele alan eserlerden biri olan Maeght editörlüğünde basılan, 1974 tarihli, Michel Seuphor ve Michel Ragon'un yazdığı "fart abstrait" kitabı dört cilt olarak düzenlenmiştir ve 1910-1970 arasındaki dönemi kapsamaktadır. Dördüncü cildin yazarı Michel Ragon Türkiye için ayırdığı bölümde Sabri Berkel, Abidin Elderoğlu, Arif Kaptan, Haşan Kaptan, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Adnan Çöker, Zeki Faik İzer ve Devrim Erbil'in birer eserini yayınlayarak kitap kapsamına almıştır. (Metinde Türk resminden başka isimlerden de söz etmektedir.) Devrim Erbil'in 1970li yıllarda bile dünya literatüründe
Türk soyutunun beli başlı isimlerinden biri olarak görülmesi kayda değerdir.
1966 yılında 26 yaşında iken V.Tahran Bianeli Saray Kraliyet 1. Ödülü ve 1972 yılında 9. İskenderiye Bianeli 2. Ödülü ("Bir Anadolu Kasabasında Yaşantı' Üzerine Çeşitlemeler" adlı eseriyle) - iki uluslararası ödül- almış olması bu döneminde de uluslararası ölçülerde kabul gören bir sanatçı olduğunun diğer bir kanıtıdır.
1963 yılında Altan Gürman, Adnan Çöker, Sarkis ve Tülat Tura ile "Mavi Grup 'u kuran sanatçı 1965 yılında İspanya Hükümeti'nin verdiği sanat bursuyla İspanya. İtalya ve Fransa'da inceleme ve araştırmalar yapmıştır.
1969'da Türkiye Çağdaş Ressamlar Demeği başkanlığı görevinde bulundu. 1975'de Görsel Sanatçılar Derneği Başkanlığı yaptı. Sanatçı 1970’de doçent, 1981'de profesör olmuştur. Yurtiçinde ve yurtdışında 60'ın üzerinde kişisel sergi ve çok sayıda karma sergi ile çok üretken bir sanatçıdır. Hocalığı ve resim çalışmalarının yanı sıra Çağdaş Ressamlar Derneği Başkanlığı, Görsel Sanatçılar Derneği ve Resim Heykel Müzesi Derneği kuruculuğu gibi dernek faaliyetlerinde bulunması, sanatla ilişkili örgütsel konulara ilgisini göstermektedir. Ayrıca 1979-82 yılları arasında İstanbul Resim Heykel Müzesi Müdürlüğü görevinde bulunmuştur. Konferanslar, seminerler, yurtdışı sergi komiserlikleri üstlendiği diğer görevlerdendir.
Sanatçı tuval resmi yanı sıra başta gravür ve ipek baskı (serigrafi) olmak üzere uygulamalı sanat dallarını çok önemsemektedir. Çizgisel üslubuyla özellikle bağdaşan gravür tekniğine Akademi’de öğrenciliği sırasında Ercüment Kalmık'ın gravürlerine hayranlık duyması ile yönelmiştir. Bedri Rahminin büyük resim yapma tutkusundan etkilenmiş ve mozaik pano yapma tekniğini ondan öğrenmiştir. Bedri Rahmi'nin 1958 Dünya Fuarı için yaptığı 200 metre karelik mozaik panosunun uygulamasında çalışarak bu işin inceliklerini öğrenmiştir.
Devrim Erbil, eserlerinin izleyende coşku ve mutluluk uyandırmasını amaçlamaktadır. Tuval resmi ile kısıtlı sanatsevere ulaşmanın mümkün olduğu değerlendirmesiyle gravür ve ipek baskı ile geniş kesimlere ulaşmayı amaçlamaktadır. Baskı tekniklerdeki gurup çalışması da onu ayrıca heyecanlandırmaktadır. Mekanla bağlantılı önemli işlerinden olan mozaik ve seramik panoları da yarattığı etkilerle izleyicinin belleğinde kalıcı izler bırakabilmektedir. Sanatçının Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği için yaptığı 50 metrekarelik seramik panosu ve Gebze Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Merkez Binasındaki duvar resmi için seçtiği konu panoramik İstanbul görünümleridir. 1970 ve 80 li yıllarda Ankara'da resmi binalar ve bankalar için yaptığı seramik ve mozaik panoları da mimari ile bütünleşen eserlerindendir. Halı resimleri ile vitrayları farklı malzeme olanaklarında üslupsal özelliklerini denediği işlerindendir. Son dönemde batik tekniği ile uygulamalar yapmaktadır.
24 Mayıs 2004'de Balıkesir'de açılan Devrim Erbil Müzesi, Balıkesir Belediyesince gerçekleştirilmiştir. Bir yerel yönetim tarafından bir sanatçı için açılan ilk müze olarak çok önemlidir. Devrim Erbil yetiştiği kent ile bağını sergilerle, konferanslarla hep güçlü tutmuş, Balıkesirli de sanatçısıyla gurur duyduğunu bu şekilde ispatlamıştır.
1973'de Cumhuriyetimizin 50. Yılı Resim-Heykel Yarışması "Atatürk ve Cumhuriyet Ödülü" ile 1991'de Kültür Bakanlığı'nın seçimiyle "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı'" unvanı ile onurlandırılmıştır.
2009 Devrim Erbil'in 50. sanat yılı olarak kutlanmıştır.
Uluslararası iki büyük ödüle sahip olan sanatçı, 1966 yılında Tahran Bienali Saray Kraliyet Resim 1. lik Ödülünü ve 1972 yılında İskenderiye Bienali Resim 2. lik Ödülünü aldı.
Devrim Erbil, yurt içinde ve dışında yüzlerce sergi açtı ve karma sergilere katıldı. Yurt içinde ve yurt dışında pek çok ödül kazanan sanatçının eserleri İstanbul-Ankara-İzmir Resim ve Heykel Müzelerinde, Bükreş Modern Sanatlar Müzesi nde, Banja Luka Umnetnicka Galerija'da Ben and Abby Grey Foundation Koleksiyonu' nda, Ankara Milli Kütüphane Koleksiyonu' nda, yurtiçi ve yurtdışında resmi kurumlarda ve özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.
Sanatçı, halen Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesinde öğretim üyesi olarak görevini sürdürmektedir.
Devrim Erbil, çağdaş Türk resminin en özgün yorumcularından biri. Üstelik taklit edilemeyecek kadar modern. Minyatürle, halı motifleriyle ve geleneksel Türk ve Doğu sanatlarıyla batı resim geleneğini en iyi şekilde birleştiren bir ressam. İstanbul, Anadolu, ağaçlar, kuşlar ve su, Devrim Erbil'in en çok kullandığı temalar. Soyut resmin dilini çizginin diliyle birleştirerek, Türk resmine özgü en modern yorumu tuvalle buluşturan Devrim Erbil, ritim ve titreşimi de Türk resmine armağan eden belki de ilk sanatçı.
Çizgileri, birebir şiirin diline karşılık gelmektedir. Bu anlamda, Devrim Erbil, resimle şiir yazan ve şiirle resim yapan bir sanatçıdır. Çizginin ve mavi ağırlıklı rengin gücü, onun resminde kendini hemen belli eder. Çoğu resminden gözümüzü bir anda ayıramamamızın nedeni de bu olsa gerek.
Türk resminde soyut anlatımın güçlü isimlerinden Devrim Erbil'in ele aldığı temalarından "İstanbul Resimleri", "Ritmik Kurgu" ya da "Ritmik Titreşim" olarak adlandırılan işleri öncelikli olarak dikkati çekiyor.
Bir Devrim Erbil resminin izleyende bıraktığı öncelikli etki, çizgi", "renk" ve "doku'dan kurulu bir kompozisyon örgüsüdür. Devrim Erbil doğadan aldığı izlenimleri özümseyerek, yaşam coşkusu ve duyarlılığı ile sanatsal yaratıcılığının süzgecinden geçirerek adeta ilmek ilmek dokuyarak tuvaline geçiriyor.Çizgi, renk ve benek katmanlarının oluşturduğu doku Devrim Erbil'in öznel yorumudur, sanat yaşamının başında kurduğu ve zamanla geliştirdiği üslubudur.
Devrim Erbil, İstanbul'a uzaktan bakmayı, mesafeli durmayı seviyor. Ya gökyüzünden bakarak haritasını çıkarıyor ya da şehrin anıtsal yapılarını odak noktası yaparak çevresindeki oluşumu tuvaline yansıtıyor. Her iki bakışa göre de İstanbul, yaşayan ve sorunlarını dokular arasına gizleyen bir metropol.
ÖDÜLLERİ
2000 Gazeteciler Cemiyeti "Sedat Simavi Görsel Sanat."
1998 Kırgızistan Cumh. Bilim, Sanat Kurulu Onur Üyeliği
1982 Devlet Resim Heykel Sergisi "Basan” Ödülü
1978 Devlet Resim Heykel Sergisi "Basan” Ödülü
1976 DYO Resim Yarışması Ödülü
1973 T.C. 50. Yılı "Atatürk Cumhuriyet Ödülü"
1972 İskenderiye Bienali Ödülü
1968 Türkiye Çağdaş Ressamlar "Genç Ressamlar" 1 .Ödülü
1966 Tahran Bienali "Saray Kraliyet" 1. Ödülü
Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com