TCG Dumlupınar
Dumlupınar Denizaltısı Faciası (4 Nisan 1953) / Tarihi Günler / Bilgi Peşinde / www.bilgipesinde.com / TCG Dumlupınar (D-6), Türk Donanması'na 16 Kasım 1950 - 4 Nisan 1953 tarihleri arasında hizmet etmiştir. 4 Nisan 1953 günü I. İnönü denizaltısı ile Akdeniz'deki NATO Blue Sea tatbikatından dönerken 86 kişilik mürettebatı ile deniz kazası sonucu batan Türk denizaltısıdır.
Dumlupınar Denizaltısı Faciası (4 Nisan 1953)
TCG Dumlupınar (D-6), Türk Donanması'na 16 Kasım 1950 - 4 Nisan 1953 tarihleri arasında hizmet etmiştir. 4 Nisan 1953 günü I. İnönü denizaltısı ile Akdenizdeki NATO Blue Sea tatbikatından dönerken 86 kişilik mürettebatı ile deniz kazası sonucu batan Türk denizaltısıdır.
ABD Deniz Kuvvetleri için 1944 yılında Electric Boat Co. Groton Connecticut tarafından üretilen Balao sınıfı denizaltının ilk adı USS Blower (SS-325)’dır. Pearl Harbor’a 16 Aralık 1944 tarihinde gelen denizaltı yapılan tamirat ve bakımların ardından II. Dünya Savaşı sırasındaki ilk devriye görevine 17 Ocak 1945 günü çıkar. Cava Adası ve Güney Çin Denizinde üç ayrı devriye görevini tamamlayarak 28 Temmuz 1945 günü Avustralya’daki Fremantle limanına demirler. Eylül 1945'te Mariana Adaları bölgesinde tatbikatlara katılır. 1946-1949 yılları arasında Pasifik Filosuna bağlı kalır. Ağustos-Eylül 1948 arasında Alaska’daki radar ve sonar tatbikatlarına katılır. 1950 yılında Atlantik Filosuna devredilen denizaltı 3 Mart günü Philadelphia’ya gelerek bakıma girer. 27 Eylül tarihinde Connecticut’a gelen denizaltıda Türk Deniz Kuvvetleri personeli eğitim görür. 16 Kasım 1950 günü ABD envanterinden çıkartılan denizaltı ABD-Türkiye arasındaki Ortak Savunma Destek Yasası kapsamında Türk Deniz Kuvvetlerine devredilir ve TCG Dumlupınar adını alır.
Dumlupınar faciası
1953 yılında, 3 Nisan'ı 4 Nisan'a bağlayan gece su üstünden seyrederken, saat 2.10 sularında Çanakkale Boğazı'ndaki Nara Burnu açıklarında Naboland adlı bir İsveç yük gemisiyle çarpıştı. Naboland, baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar'a çarpmıştı. Çarpışmanın şiddetiyle Dumlupınar'ın güvertesinde bulunan 8 kişi denize düştü. 8 kişiden 2 si pervaneye takılarak, biri boğularak yaşamını yitirdi.
Olay yerine ilk olarak Gümrük Motoru geldi. Sağ kalan 5 kişi, Gümrük Motoru tarafından Çanakkale'ye götürülerek hastaneye yatırıldı. Denizaltı öylesine hızlı batmıştı ki geminin içindeki 81 kişiden yalnızca 22'si kıç torpido dairesine sığınabilmişti. Burada mahsur kalan 22 kişi battı şamandırasını su yüzüne fırlattılar. Güneşin doğmasıyla birlikte civarda dolaşan balıkçı tekneleri tarafından şamandıra görüldü. Gümrük Motoru derhal şamandıranın yanına geldi. Gümrük Motorunun ikinci çarkçısı Selim Yoludüz, şamandıradaki ahizeyi kaldırarak ve "Alo" diyerek cevap bekledi. Denizaltıdan cevap veren Astsubay Selami Özben; elektriğin kesik olduğunu, geminin sancak tarafına 15 derece yatık olduğunu, kıç torpido dairesinde 22 kişi olduklarını bildirdi. Selim Yoludüz, Kurtaran gemisinin geleceğini söyledi. Saat 11.00 sularında Kurtaran olay yerine geldi. 72 saat boyunca çalışmalar durmaksızın sürdü. Fakat boğazdaki şiddetli akıntı nedeniyle çalışmalar sonuçsuz kalıyordu. Artık denizaltıdakiler için umutlar kesilmişti.
Denizaltıda ölen 81 kişi her yılın 4 Nisan günü anılır.
Dumlupınar Denizaltısı ile ilgili Değerli Sunay Akın beyden aktardığımız bir aşk hikayesi.
Heybeliada’daki Deniz Okulu’ndan mezun olan İsmail Türe, kendi gibi Gelibolulu olan bir genç kıza kaptırır gönlünü. İki sevgili parmaklarına nişan yüzüğü taksalar da, birbirlerini çok seyrek görmektedirler. İsmail Türe denizaltıda muhabere subayı olarak görevlidir çünkü.
Üsteğmenin aklına harika bir fikir gelir; nişanlısına ışıklı mors alfabesini öğretecek, Çanakkale’den geçiş yapacakları geceyi planlı olduğu için önceden bildirecek ve böylelikle haberleşeceklerdir. Boğazı yüzeyden geçmekte olan denizaltının kulesindeki denizciler sigara içmekte, sohbet etmektedirler. Aralarından birinin heyecanlı olduğu her halinden belli olmaktadır.
Gelibolu kıyılarına geldiklerinde, karanlık içindeki evlerden birinden bir el fenerinin yanıp söndüğü görülür: “Seni seviyorum…” Arkadaşları gülümseyerek İsmail Türe’ye bakarken, genç aşık elindeki fenerle sevgilisine karşılık vermektedir… Bu olaydan sonra iki sevgilinin aşkı düşmez olur denizaltıcıların dillerinden. Herkes, haberleşmek için kurulan ışık yolunu konuşur. Arkadaşları “Evlen artık su kızla da, buradan her geçişimizde selamlaşmayı bırak artık” diye takılırlar İsmail Türe’ye. Denizaltının üstünün ve altının bir olduğu yağmurlu günlerde bile, Çanakkale Boğazın’dan geçilirken, elindeki fenerle aşk nöbeti tutan yakışıklı denizci gözünü bir an olsun ayırmaz Gelibolu kıyılarından.
Yine bir gün, yirmi yedi yaşındaki Üsteğmen, Çanakkale’den geçecekleri gün ve saati, denizaltının uğradığı bir limandan haber verir nişanlısına. Ege Denizi’nden Boğaz’a giriş yapacaklarını, en öndeki denizaltının kulesinde olacağını bildirir. Genç kızın gözüne her zaman olduğu gibi, o gece de uyku girmez. Büyük bir sabırla pencerenin önünde oturmakta ve gözünü hiç kırpmadan denize bakmaktadır. Fenerine yeni pil almış olsa da, arada bir yanıp yanmadığını kontrol eder yine de…
Birden, dev bir karartı belirir suyun üstünde. Güneyden gelen bir denizaltı, penceresinin görüş sahasına girmiştir.
Genç kız pencereyi açar ve gecenin karanlığına uzattığı elleriyle feneri yakıp söndürür. ”Seni seviyorum…”
Kulede bulunan denizaltının komutanı Bahri Kunt işareti görünce gülümser:
– “Hay Allah, bu kız denizaltıları şaşırdı. Nişanlısının denizaltısı bizim önümüzdeydi…”
Bir anlık tereddütten sonra Birinci İnönü denizaltısının komutanı Bahri Kunt, yanıt gönderilmezse genç kızın telaşlanacağını düşünerek, karşılık verilmesini emreder.
Yanındakilerin “Ne diyelim komutanım?” diye sorması üzerine de şunları söyler:
– “Ebediyete kadar…”
O gece Üsteğmen İsmail Türe’nin görev yaptığı Dumlupınar, Çanakkale Boğazı’na giriş yapan ilk denizaltı olmuştur. Ama, Gelibolu kıyılarına gelmeden Nara Burnu açıklarında İsveç bandıralı “Naboland” adlı gemi tarafından çiğnenmekten kaçamamış ve yaralı bir balina gibi acı dolu sesler çıkararak, Çanakkale’nin karanlık sularinda kaybolmuştur. Her şey birkaç dakika içinde gerçeklestiğinden, arkadan gelmekte olan Birinci İnönü denizaltısı Dumlupınar’a çarpan geminin yanından habersizce geçerek, Gelibolu’ya ulaşan ilk denizaltı olur.
Genç kız, nişanlısından haber almanın huzuru içinde başını yastığa koyduğunda, genç denizci çoktan dalmıştır “ebediyete kadar” sürecek olan uykusuna!…
Sunay Akın
Ah Bir Ateş Ver Türküsünün Öyküsü
Sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için herkes seferber oldu. Bu arada oksijeni idareli kullanmaları için, gereksiz yere konuşmamaları, şarkı türkü söylememeleri ve sigara içmemeleri konusunda uyarılar yapıldı.
Saatler süren kurtarma çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda karanlıkta bekleyen 22 kişiye, her şey yine aynı sözcüklerle anlatıldı… Bu kez tam tersi ifadelerle elbette… Artık konuşabilirler, türkü söyleyebilirler ve hatta sigara bile içebilirlerdi.
Şamandıra’daki telefon hattının öbür ucundan, tüm Türkiye, denizaltıda ölüme söylenen hüzünlü ama başı dik türküyü dinledi.
“Ah bir ataş ver, cigaramı yakayım.
Sen salın gel, ben boyuna bakayım.
Uzun olur gemilerin direği…
Ah çatal olur efelerin yüreği…“
TCG Dumlupınar'da Hayatını Kaybeden Denizciler
Subaylar
Komodor Kurmay Albay Hakkı Burak
Makine Kıdemli Yüzbaşı Naşit Öngören
Makine Yüzbaşı Affan Kayalı
Güverte Üsteğmen İsmail Türe
Makine Üsteğmen Fikret Coşkun
Güverte Teğmen Bülent Orkunt
Güverte Teğmen Macit Şengün
Makine Asteğmen Ahmet Er
Astsubay Kıdemli Başçavuşlar
Astsb. Kd. Bçvş. Ali Tayfun
Astsb. Kd. Bçvş. Emin Akan
Astsb. Kd. Bçvş. Mehmet Denizmen
Astsb. Kd. Bçvş. Ömer Öney
Astsb. Kd. Bçvş. Sait Yıldırım
Astsb. Kd. Bçvş. Şevki Özsekban
Astsb. Kd. Bçvş. Hasan Tahsin Cebeci
Astsb. Kd. Bçvş. Mehmet Fidan
Astsubay Başçavuşlar
Astsb. Bçvş. Cemal Kaya
Astsb. Bçvş. Cemaleddin Denizkıran
Astsb. Bçvş. Hüseyin Uçan
Astsb. Bçvş. Kemal Acun
Astsb. Bçvş. Naci Özaydın
Astsb. Bçvş. Salahaddin Çetindemir
Astsb. Bçvş. Zeki Gider
Astsb. Bçvş. Sabri Gudeberk
Astsb. Bçvş. Ulvi Erhazar
Astsb. Bçvş. Fevzi Gürsan
Astsubay Çavuşlar
Astsb. Çvş. Bahri Sertesen
Astsb. Çvş. Hamd Reis
Astsb. Çvş. İbrahim Altıntop
Astsb. Çvş. İhsan Aral
Astsb. Çvş. İhsan Coşkun
Astsb. Çvş. İhsan İçdemir
Astsb. Çvş. Mehmet Ali Yılmaz
Astsb. Çvş. Mustafa Doğan
Astsb. Çvş. Necdet Yaman
Astsb. Çvş. Samim Nebioğlu
Astsb. Çvş. Selami Özben
Astsb. Çvş. Şaban Mutlu
Astsb. Çvş. Tuğrul Çabuk
Astsb. Çvş. Zeki Açıkdağ
Mükellef Çavuşlar
Çvş. Ramazan Yurdakul (Rizeli)
Çvş. Veysel Saygılı (Karasulu)
Mükellef Onbaşılar
Emin Süzen (Bodrumlu)
Mehmet Kızılışık (Bodrumlu)
Murat Yıldırım (Trabzonlu)
Niyazi Giritli (Milaslı)
İbrahim İşlemeci (İstanbullu)
Züğfer Ceylan (İstanbullu)
Erler
Ahmet Günal (Lapsekili)
Ahmet Özkaya (İnebolulu)
Ali Aslan (Edremitli)
Ali Kökçü (Bigalı)
Bekir Sarı (Şileli)
Enver Uçar (Çanakkaleli)
Feridan Kırcalı (İzmirli)
Fikri Ulaştırıcı (Tekirdağlı)
Galip Yılmaz (Giresunlu)
Hasan Arslan (Çarşambalı)
Hasan Bozoğlu (Çanakkaleli)
Hasan Kelleci (Göreleli)
Hüdai Çağdan (Çorlulu)
Hüseyin Kayan (Bartınlı)
Hüseyin Sayım (Bigalı)
İbrahim Aksoy (Bursalı)
İsmail Özdemir (Ordulu)
Kadir Demiroğlu (Lapsekili)
Kenan Odacıoğlu (İzmirli)
Mehmet Aydın (Rizeli)
Mehmet Demir (Giresunlu)
Mehmet Demirel (Çanakkaleli)
Murat Suyabatmaz (İnebolulu)
Mustafa Özsoy (Sökeli)
Mustafa Taşçı (Bartınlı)
Necati Kalan (Foçalı)
Nurettin Alabacak (Antalyalı)
Nuri Acar (Marmarisli)
Ömer Yalçın (Bandırmalı)
Ülfeddin Akar (Lapsekili)
Yusuf Demir (Sürmeneli)
Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com