Kışın yaşayan insanlar

Sevgili Mehmet Ünver, Ortaokul öğrencisi olarak Bigadiç'te geçirdiği 3 yıl boyunca yaşadığı kış günlerini ve kış gecelerini bu anı yazısında anlatıyor. Ben de keyifle paylaşıyorum. Kendisine en içten teşekkürlerimle. Sevgiler. Eyüp Rıza Güzey Bilgi Peşinde

KIŞIN YAŞAYAN İNSANLAR

Yıl 1968. Ablam, öğretmen okulunu bitirir bitirmez Anadolu'nun şirin bir köyüne öğretmen olarak atandı. O zamanlar on iki yaşımdaydım. İstanbul'daki evimizi geçici olarak kapatıp, ailecek o köye göç ettik. Köy halkı çok misafirperverdi ve öğretmenin kıymetini gerçekten takdir ediyorlardı. Yaşamları gereği, ilkbahar, sonbahar ve yaz mevsimlerinde tarlalarda çok yoğun olarak çalışıp geçimlerini sağlamak zorundaydılar. Yaz geldiğindeyse köyde yalnızca çalışamayacak kadar yaşlılar kalır, onun dışında eli ayağı tutan herkes tarlalara çalışmaya giderdi. Bu durumda köy ıssızlaştığı için canımız sıkılır ve kardeşimle birlikte köylülerin peşlerine takılıp ovadaki tarlalara gider, akşama kadar yanlarında kalırdık. Hatta ufak tefek tarla işleri bile yapardık.

Kış geldiğindeyse tam tersi yaşanırdı. Tüm mahsul toplanmış ve satılmış, alacaklar alınmış, verecekler ödenmiş, kışlık erzak depolanmış olurdu. Ondan sonra köy haklı için üç aylık bir "tatlı hayat" dönemi başlardı. Düğünler, kınalar, nişanlar, sünnet düğünleri, kız istemeler, söz kesmeler ve tüm sosyal etkinlikler kış ayları boyunca düzenlenirdi. Bunun dışında yapılacak bir iş olmadığı için aileler, yağmurlu ve karlı gecelerde, evlerinin en büyük odasında çıtır çıtır yanan ocağın karşısında keyif çatarlardı. Ayrıca köy halkının kalabalık gruplar halinde birbirlerine misafir gittiği gecelerde bizler de ağır konuk olarak çağırılıp, baş köşede ağırlanırdık. Dışarıda kar fırtınası hüküm sürerken, sıcacık ocağın yanındaki minderlere kurulup, çay eşliğinde gözleme ve lokma tatlısı yediğimiz kış geceleri belleğimde hala capcanlı duruyor.

Aradan neredeyse kırk dokuz sene geçti. Buna karşın, kış geceleri, o şirin köy evlerinde, onca insan bir araya geldiğinde yapılan tatlı sohbetleri, anlatılan efsaneleri hiç unutamıyorum. Bazı geceler, sabahın ilk ışıklarına kadar köyün eski günlerinden, zamanında yaşanmış acı, tatlı ve hatta esrarengiz olaylardan bahsedilir, vaktin nasıl geçtiğini anlayamazdık. Köyde elektrik ve şebeke suyu yoktu o sıralar. Takdir edeceğiniz gibi, radyo, televizyon ve diğer elektronik cihazların lafı bile edilmiyordu. Yine de petrol lambalarının soluk ışıkları altında unutulmaz anılar yaşadım o köyde. Bazen, o günlere dönebilmeyi gerçekten istiyorum. 

- Mehmet Ünver-

Not: O güzel anılarımın geçtiği köy, Balıkesir, Bigadiç ilçesinin, Işıklar köyüdür. Hepsine selamlarımı yolluyorum.

Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com


Diğer Web Sitelerimiz