Babam / Toprak

Belleğimdeki en eski anı. Milat öncesi gibi. Sisler puslar içinde. Akçakale. Doğduğum tek katlı kerpiç ev. Beş yaşında olmalıyım. Daha büyük olamam. Daha küçük de olamam. Babam, iç odada tahta sandalyeye oturmuş. Bir elinde kalem, bir elinde küçük cep defteri. Uzaklara dalmış gitmiş. Düşünüyor.

1  -  BABAM
Belleğimdeki en eski anı. Milat öncesi gibi. Sisler puslar içinde. Akçakale. Doğduğum tek katlı kerpiç ev. Beş yaşında olmalıyım. Daha büyük olamam. Daha küçük de olamam. Babam, iç odada tahta sandalyeye oturmuş. Bir elinde kalem, bir elinde küçük cep defteri. Uzaklara dalmış gitmiş. Düşünüyor. Bir hesap mı yapıyor? Bir şeyleri hatırlamaya çalışıp defterine not mu alıyor? Ben kapı eşiğinde durmuş ona bakıyorum. O, belki de beni görmüyor. Geçmişin aynasında kalan en eski an / anı bu. Anı bile değil. Bir anlık görüntü sadece. Ama en eski olanı. Ondan öncesi karanlıklar içinde.

2  -  TOPRAK
Aynı yaşta olmalıyım. Aynı ev. Kapımızın önünden geçen toprak yolda, yalınayak başı kabak, toz toprak içinde oynuyorum. Yanımda başka çocuklar var mı? Hatırlamıyorum. Topraktan evler, yollar yapıyorum. Birden, uzakta babamı görüyorum. Ondan önce eve koşuyorum. Avludaki muslukta elimi yüzümü yıkayıp ayağıma bir terlik geçirdikten sonra babam geliyor. Annem beni şikâyet ediyor. Toprakla oynadığım, yalınayak dolaştığım için. Babamdan korkuyorum. Bir bakışı yetiyor. Ama o gün babamın bana kızıp kızmadığını hatırlamıyorum. (Bu anı, Benim Adım Nili adlı kitabımda, Nili’nin başından geçmiş gibi anlatıldı.)

Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com