Şairin Özgünlüğü
Şairin Özgünlüğü / Sözcükler / Turgay Fişekçi / Bilgi Peşinde / Özgünlük, yani başka yaratılara benzememe, dünyayı ve hayatı benzersiz bir biçimde yorumlama bütün sanat yapıtları için önde gelen koşullardan biri. Bir yapıtı özgün kılamadığınızda, başka yapıtların çoğaltımı, yinelenmesi olmaktan öteye gidemiyor. Ülkemizde sayıları hiç azalmayan şiir yazmaya istekli binlerce kişinin önlerine gelip dayanan temel sorun özgünlük.

Şairin Özgünlüğü
Özgünlük, yani başka yaratılara benzememe, dünyayı ve hayatı benzersiz bir biçimde yorumlama bütün sanat yapıtları için önde gelen koşullardan biri. Bir yapıtı özgün kılamadığınızda, başka yapıtların çoğaltımı, yinelenmesi olmaktan öteye gidemiyor.
Ülkemizde sayıları hiç azalmayan şiir yazmaya istekli binlerce kişinin önlerine gelip dayanan temel sorun özgünlük.
Geçmişin önemli şairleri, yapıtlarıyla ve yaşamlarıyla birer anıt gibi durmaktadır önünüzde. Hepsi de büyüktür ve birbirine benzemez: Behçet Necatigil’in kendine özgülülüğü başkadır, Can Yücel’inki başka. Çünkü başka hayatlardan geliyorlar. İkisi de şiir yazarken kendi hayatlarına, kişiliklerine yaslanıyorlar, özgünlükleri oradan geliyor.
Hayat derken, yalnızca günlük, yaşanılan hayat değil elbet söylemek istediğim: Kültürel birikim, dünyaya bakış, ideoloji, kişilik özellikleri de içinde…
Can Yücel’inki özel bir hayattır diyelim. Özel koşullarda yetişmiş, Latince okumuş, yurtdışında seçkin öğrenim kurumlarında eğitim görmüş, şiir için esaslı bir altyapısı oluşmuş. Üstüne de dünya görüşü, keskin zekâsı, konuşma diline olan yakınlığı gelmiş, benzersiz bir şiire ulaşmış.
Behçet Necatigil’inki ise, binlerce örneği olan sıradan bir küçük memur yaşamı. Ama o şair kişiliğinin özgün bakışıyla o yaşamdan herkese seslenebilen özgün bir şiir çıkarabilmiş, çağdaş şiirimizin doruklarından biri olmuştur.
Güneşin altında söylenmemiş söz yoktur denir. Bu söz yeni yazmaya başlayanlar için caydırıcı bir engel gibi durur önlerinde.
Söylenmemiş söz kalmamışsa, nasıl yeni şeyler söylenecek?
Yeni şeyin kaynağı her bir insan kişiliğinin, bir başkasına benzememesi, kişilik özgünlüğüdür.
Şiir yazmaya başlayanların ilk yapacakları şey, kişiliklerindeki bu özgünlüğü, başkalarına benzemeyeni anlayabilmektir.
Bu farklılığı anladıktan sonra artık insana, hayata bakış, onu yorumlama, hep bu özgün yaklaşımla olacaktır.
Bu farklı bakış, yazılan şiire farklı bir ses de getirecektir. Böylelikle yeni şiir yazmaya başlayanlarda sık görülen ustaların seslerine yaslanma da son bulacaktır.
Yeni şiir yazmaya başladığım yıllarda, yazmak istediğim her şiirin daha önce Nâzım Hikmet tarafından yazıldığını düşünürdüm. Ama sonra hayata kendi kişiliğimin penceresinden bakar olunca, yazabileceğim çok farklı şeyler olduğunu da gördüm.
Ardımızda çok zengin bir çağdaş şiirimiz var. Bu şiirin onlarca büyük ustası var. Kimi gürültüyle yazmış, yaşamış, kimi sessizlik içinde.
Geçmiş şiire bakarken, o şairlerin nasıl kendilerine özgü bir dünya kurduklarını anlamaya çalışırken böylesi şairlere de dikkatle yaklaşmalıyız.
Sözgelimi, 60 kuşağı şairleri içinde görece sessiz kalmış, Eray Canberk, Egemen Berköz gibi şairlerin nasıl kendilerine özgü şiir dünyaları kurabildiklerini anlamaya çalışmalıyız.
Biraz da başka dünyaları anlayabilmekten geçer, kendini anlayabilmek ve anlatabilmek.
Tirenden inip istasyondan çıkıp
istavritlere kolyozlara bir göz atıp
tırmanır Mütesellim yokuşunu
tırmanır Ünal apartmanının merdivenlerini
düşünür ta beşinci kat onaltı numaranın kapısına kadar
düşünür basit bir kareli defter de yeterdi
Turgay Fişekçi
17.9.2003
Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com
FOTOĞRAFÇI: Kevin Menajang
KAYNAK: PEXEL 982673
TARİH: 4 Haziran 2021
Teşekkürler / Thanks