Yurt yemekhanesinin yönetimi

İTÜ’deki fakülte talebe cemiyetlerine ilişkin bu tespitlerimin dışında sanırım yalnızca ITÜ’de olan bir öğrenci birliği uygulaması vardı. Yurt binası altındaki yemekhanenin işletmesi, rektörlüğün verdiği nakdi yardımlarla Birlik tarafından yapılıyordu. Kantin ve Lokal işletmesi de Öğrenci Birliğinin denetimindeydi. Yemekhanenin tüm malzeme alımları her ay Öğrenci Birliğinin seçtiği üç öğrenci tarafından yapılırdı.

Yurt Yemekhanesinin Yönetimi

İTÜ’deki fakülte talebe cemiyetlerine ilişkin bu tespitlerimin dışında sanırım yalnızca ITÜ’de olan bir öğrenci birliği uygulaması vardı. 

Yurt binası altındaki yemekhanenin işletmesi, rektörlüğün verdiği nakdi yardımlarla Birlik tarafından yapılıyordu. Kantin ve Lokal işletmesi de Öğrenci Birliğinin denetimindeydi. Yemekhanenin tüm malzeme alımları her ay Öğrenci Birliğinin seçtiği üç öğrenci tarafından yapılırdı.

Gümüşsüyü Yurdunun altındaki yemekhanede, maaşlarını rektörlüğün verdiği aşçılarımız tarafından bizim verdiğimiz yemek listesine göre yemekler yapılırdı. Öğlen yemekleri için iki lira akşam yemekleri için bir buçuk lira verirdik; yurtta kalmanın bedeli otuz beş lira idi. Kredi Yurtlar Kurumundan alınan 242,5 lira ile çok rahat yaşanabiliyordu.

Spor Salonumuz ve Hüseyin Alp
Öğrencilerin yönetimindeki kapalı spor salonumuzda, o günlerin değişmez şampiyonu İTÜ Basketbol takımı ile salonumuzda iç içe geçirdiğimiz keyifli günlerimiz olurdu. İTÜ Basketbol takımımız ardı ardına beş yıl şampiyon olmuş bir takımdı. Sivaslı dev adam, altın yürekli 2.16’lık Hüseyin Alp’e eşlik ettiğimiz (!) geç vakit antrenmanlarının bol kahkahalı neşesini bütün arkadaşlarımızla yaşardık.

Yurttaki Yaşam ve 113 No’lu Odamız

Yurdumuz, özelikle yurt öğrencilerinin bugün bile süren samimi arkadaşlığını besleyen bir kaynaktı. Ayrıca her toplumsal olayda hep birlikte davranışın da ilk kaynağıydı. Benim için ise 113 No’lu, sekiz kişilik odanın bir başka farklılığı vardı. Harun Karadeniz oda arkadaşımdı, 42 yaşındaki Kibar Bekiroğlu ağabeyim de odamızın bir başka rengiydi. 113 No’lu odamızın bir başka farkı, açtığımız deftere yazdığımız günlük olayları değerlendiren notlarımızdı. Bu notları hâlâ saklarım, bir tek Kibar ağabeyimizin tek satırı yoktur bu defterde; hiçbir şey yazmaz ama hepimizi yazmamız için teşvik ederdi. 

Bu günlük karalamalardan Harun’ a ilişkin olanlardan bir tanesi şöyleydi: “Gençliği ülke sorunları ile ilgilenmeyen bir ulusun sonu gelmiş demektir.”
Yurt yaşantımızın dayanışmacı, paylaşımcı, şenlikli havası bizim kardeşliğimizin temeliydi. Bu arada, yurttaki demokrasi anlayışına ilişkin şöyle bir anımı aktararak, örnek vermek istiyorum:

Medrano Sirki
İTÜ Gümüşsüyü binası ile Taşkışla binası arasındaki arsa İTÜ’ye aitti. Zaman zaman bu alana gelip yerleşmeye çalışanları yurt öğrencileri olarak oradan çıkarır ve buna özen gösterirdik. Sanırım 1967 yılında bir sirkin oraya gelmek istediğini ve Rektörümüz Prof. Dr. Bedri Karafakıoğlu’ndan izin istemeye gittiklerini duymuştuk. Bedri bey de ‘Benden izin almadan siz gidip yurttaki öğrencilerden ve Öğrenci Birliğinden izin alın, gerisini değerlendiririz’ demiş. 

Sirk yetkilileri Öğrenci Birliğine gelip isteklerini söylediler, bizler de “Bu konuda kararı yurtta kalanlar verir ’ diyerek süre istedik ve yurttaki arkadaşlarımızla toplanarak düşüncelerini aldık, epeyce tartışıldıktan sonra ‘Bize her gece 10 bilet verirler ve bir ay sonra giderlerse neden olmasın görüşü ortaya çıktı ve arkadaşlarımızın oluruyla sirk kuruldu.

Sanırım Medrano Sirkiydi. Ancak bu işin bana göre en önemli yanının kitlenin karar vericiliğine uyulmasıydı.

Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com