70'lerde Flört

1960-70-80'li yıllarda, ilçemizde gençler nasıl flört ediyorlardı? Yeni nesil bilmez. Biraz nostalji iyidir diye düşünüyorum. O zamanlar cep telefonları yoktu. Digital telefon santralleri yoktu. Postanede santral memurlar olurdu, manyetolu telefonları evlere bağlardı. Memurlar herkesi tanırdı. Ana-Babalar, kızların erkeklerle flört etmesine kızarlardı. Telefonla görüşmek çok riskliydi. Peki gençler ne yapacaklardı? Bağırlarına taş mı basacaklardı?

1960-70-80'li yıllarda, ilçemizde gençler nasıl flört ediyorlardı?

Yeni nesil bilmez. Biraz nostalji iyidir diye düşünüyorum. 

O zamanlar Facebook, WhatsApp, İnstagram gibi geçlerin haberleşebileceği sosyal medya yoktu. O zamanlar cep celefonları da yoktu. Bırakın cep telefonunu, herkesin evinde sabit telefon bile yoktu.  Hatta Digital telefon santralleri de yoktu. Postanede santral memurları olurdu, manyetolu telefonları evlere bağlardı. Memurlar herkesi tanırdı. Ana-Babalar, kızların erkeklerle flört etmesine kızarlardı. Telefonla görüşmek çok riskliydi. Sevdiğiniz bir kızı, ya da beğendiğiniz bir delikanlıyı düğünde-şerbette, bayramda-panayırda, ya da evlerinin önünden geçerek görebilirdiniz ancak. 
Çünkü, anne-babalar, kızlarının adı çıkar diye başka erkeklerle konuşmasına izin vermez, hatta pataklarlardı. Peki gençler ne yapacaklardı? Bağırlarına taş mı basacaklardı?

Tabii ki hayır. Çok alternatif vardı ve gençler yaratıcılıkta sınır tanımazdı.
1- Kibrit kutusuna mektup konur, kızın bahçesine fırlatılırdı.
2- Posta kutusu kiralanır, buraya mektuplar bırakılırdı.
3- Bazı bakkallar sevaba girer, gençlerin mektuplaşmasına aracılık ederdi.
4- Erkekler beğendiği kızlara, aracılar vasıtasıyla flört teklifinde bulurlardı; bunun adı,arkadaşlık teklifiydi.
5- Akşamüstü, kızlar evlerinin önüne veya balkona kilim serip oturur, elişi yaparlardı, delikanlılar da, arkadaşları ile evin önünden geçer, göz göze gelirlerdi.
6- Motosikleti olan delikanlılar, sevdiği kızın evinin önünden sık sık geçer, motosiklete ara gazı verip, geldiğini belli ederdi.
7- Okul çıkışı kızlar eve giderken, onu seven erkek; tek başına ya da arkadaşları ile kızı eve kadar takip ederdi. Kızda ara sıra döner bakar, gözgöze gelirlerdi. Bunun adı,‘kızı evine bırakmak'tı.
8- Kızlar, sevdiği erkekleri görebilmek için sık sık yayla suyu doldurmaya giderlerdi. Delikanlılarda bunu bilir, çevrede pusuya yatarlardı. Bazı kızlar o kadar çok su doldurmaya giderdi ki; O suları ev halkının içip tüketmesi mümkün değildi. Muhtemelen çeşmeye gitmek için suları lavaboya döküyorlardı.
9- Başka sehirlerde oturanlar, bayramı dört gözle beklerlerdi. Bayram dağılacağı zaman, birbirini seven gençler, rotayı boklu dere yoluna çevirir, alacakaranlikta gizlice konuşurlardı. Bayramlar dağılınca bazıları rotayı, Gelin sokağına veya kordon boyuna çevirir, sevdiği ile bir iki kelam ederdi.
10- Okul dağılınca, aşıklar okulu terketmez herhangi bir sınıfta 15-20 dakika daha kalıp konuşurlardı.
11- Nişanlara Şerbet denirdi. Küçük serbet büyük şerbet vardı. Bir sokağa 4 tane sandalye, aralarına da kalas konurdu. Genç kızlar bu kalaslara oturur, seyirciler ayakta dururdu. Defçi Münevver, 'Dağlar kızı Reyhan'ı ya da 'Dol kara bakır dol'u çalar kızlar oynardı. Erkekler de sevdiğini görürdü. Nişanlı olan erkeker, yavuklusuna şeker ya da bozuk para atar, çocuklar kapışırdı.
12- Belediyenin kapalı düğün salonunda kışlık, ovanın ucundaki parkta yazlık düğünler olurdu. Davetli olan olmayan herkes giderdi. Gençler buralarda sevdiklerini görürdü. Kızlar birbiriyle dans ederdi.

İlçemizde, 50 yaş ve üstü kişilerin hatıralarinda yer alan ve artık yok olmuş geleneklerimizden biri de İnönü Caddesi'ndeki bayram yürüyüşleri idi. Zamanında yaşanan bu geleneğin bir benzerini,
ülkenin başka hiçbir yerinde duymadım. Halk bu caddeye, makara caddesi adını vermişti. Ramazan bayramının ilk günü ve kurban bayramının ikinci günü akşam üstü başlar ve mevsime göre, 2-3 saat sürerdi. Genç kızlar en güzel kıyafetlerini giyer, delikanlılar, şık bayramlıklar alır, Inönü Caddesinin bir ucundan öteki ucuna turlarlardı. 

Cadde, yaklaşık bir kilometre uzunluğunda idi. Caddenin 2 yanında şimdi artık olmayan, delikli tuğlayla örülmüş duvarlar olurdu. Anneler ve evli olanlar, duvarlara oturup, caddede gezen gençleri izlerlerdi. Buradaki amaç, geçlerin birbirlerini görüp beğenmeleriydi. Anneler, oğullarına kız, kızlarına damat bakarlardı. 

Bu gelenek,o zamanlar çok güzel bir gelenekti. İhtiyaçtan kaynaklanıyordu.

Benim yaşımda olup da, bunları yaşamayan olmamıştır. Ama o dönem daha güzeldi. Şimdiki gençler, ayakkabı değiştirir gibi sevgili değiştiriyor. Her şey yozlaştı. Bunda, televizyonlardaki dizilerinde etkisi oldu. Eskiden gönülden sevilirdi. Insanlar birbirini özler, birbirlerini gördüklerinde kalpleri çarpardı. 

Şimdi, her şey bir anı oldu. Bu dönemi yaşayanlar, şanslı insanlardı.

Dr.Yilmaz Ergut

Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com

Diğer Web Sitelerimiz