Almanya'ya akın
Almanya'ya akın / Yılmaz Ergut / Bir zamanlar Bigadiç / Bilgi Peşinde / 1960'dan sonra Almanya'ya işçi akını başladı. Bigadiç’ten çok sayıda kişi gitti. Babam da bunlardan biriydi.
Almanya'ya akın
1960'dan sonra Almanya'ya işçi akını başladı. Bigadiç’ten çok sayıda kişi gitti. Babam da bunlardan biriydi.
Önce Balıkesir işçi bulma kurumuna gitmek gerekiyordu, ikinci aşama, İstanbul Mecidiköy'deki sağlık muayenesiydi. İşçi bulma kurumu çevresinde simsarlar türemişti. Saf ve gariban bulduklarını kazıklıyorlardı; ’Hemşerim 2000 lira verirseniz,İstanbul'daki doktorlara telefon çekip, sizi sağlık muayenesinden geçiririm' diyorlardı. Üstelik racon keserlerdi. 'Parayı peşin istemem, sınavı geçince gelip verirsiniz, geçemezseniz 5 kuruş istemem' Saf ve temiz insanlarda onlara kanar, Sınavı geçince Balıkesir'e gelip, takır takır parayı sayarlardı. Simsarların ne doktorları tanıdığı, ne de telefon ettikleri vardı.
Mecidiyeköy'deki sağlık muayenesinde, Akciğer filmi çekiliyor ve idrarda şeker testi yapılıyordu. Babam tuvalete gittiğinde, yanına Bigadiç'in köylerinden biri yanaşmış. 'Sağdıç, bende şeker var, bu gavurlar beni geçirmez. N'olur sevabına benim kabada azıcık işeyiver'. Babam da adama acımış, azıcık işeyivermiş'
Almanya'dan izin dönüşleri, bir alem olurdu. Eve, mahalleden onlarca insan toplanır, gece yarılarina kadar otururlardı. Almanya'dan izne gelenler, orada yaşadıklarını anlatırdı. 1973 yılında babam geldiğinde, ATM'leri anlatıyordu. O zamanlar, ülkemizde ATM yoktu. 'Almanya'da bir makina var, düğmesine basıyorsun, kaç para istersen, takır takır veriyor' Komşumuz rahmetli Sabri amca, duyduklarına inanamadı; "Üle Meemet, adam vardır onun içinde!" Böyle şeyler yaşanırdı.
Ne kadar batakçı adam varsa, para istemek için üşüşürdü. Yolda, kahvede gören herkes sigara isterdi. Almanya'ya giderken, Salça, peynir, zeytin, kabak çekirdeği götürürlerdi. Türk halkı, ilk teyp ve radyolu teyple o zamanlar tanıştı. Teyplerle beraber; Özay Gönlüm, Nuri Sesigüzel, Neşe Karaböcek ve Yüksel Özkasap'ın kasetleri gelirdi.
Fötr şapka giyip, ellerinde radyolu teyple sokaklarda gezenler olurdu. Ne İsa'ya ne Musa'ya yaranırlardı. Almanya yabancı,Türkiye'de Almancı olurlardı. Onlar ilk kuşaktı. Çoğu rahmetli oldu. Şu anda Almanya'da 2-3-4'üncü kuşaklar yaşıyor. Çoğu artık izne bile gelmiyor. Gelenler de, sahil beldelerine gidiyorlar. Bu yaşananlar,hafızalarda bir anı olarak kaldı.
Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com