Bir Gayretle Çalışmaya Koyuldum
Gönen Güzey, Nizip Ortaokulu'nda henüz yeni başladığı öğretmenlik görevinde başarılı olabilmek için gayretle çalışıyordu. " ... Erkekler su taşıdı, yerleri yıkadı. Kızlar pencereleri, sıraları sildi. Çöp kutularının içine varana kadar, her yeri pırıl pırıl yaptık. Hizmetliye tuvaletlerin taşlarını kezzapla ovdurdum. Duvarlarını kireçle badana yaptırdım. Bozuk muslukların yerine yenilerini taktırdım. Malzemeler benden, emek onlardan... " Sevgiler Eyüp Rıza Güzey Bilgi P

Temizlik Başlıyor
Bir gayretle çalışmaya koyuldum. Önce okulda bir temizlik ve güzelleştirme hareketi başlattım. Bir hafta sonu, son sınıftan on - on beş gönüllü öğrenciyle birlikte okulu temizledik. Herkes evden kova, süpürge, temizlik bezi getirdi. Ben de bolca arapsabunu götürdüm.
Erkekler su taşıdı, yerleri yıkadı. Kızlar pencereleri, sıraları sildi. Çöp kutularının içine varana kadar, her yeri pırıl pırıl yaptık. Hizmetliye tuvaletlerin taşlarını kezzapla ovdurdum. Duvarlarını kireçle badana yaptırdım. Bozuk muslukların yerine yenilerini taktırdım. Malzemeler benden, emek onlardan...
Daha sonraki günlerde öbür arkadaşlar da bana katıldılar. Bahçe duvarının yıkık bir bölümü vardı. Onun örülmesine yardımcı oldular. Müdür ön bahçeyi çiçeklendirdi, boyattı. Aramızda para toplayıp öğretmenler odasına güzel bir masa örtüsü aldık. Sobanın borularını yeniledik. Pencere içlerine birkaç saksı koyduk. Odamız daha sıcak, daha sevimli oldu.
Bir gün ders yaparken gözüm bahçeye ilişti. Dersleri boş geçen bir sınıfın öğrencileri dışarıda top oynayıp gürültü yapıyordu. Baktım, nöbetçi arkadaş onlara bahçedeki kağıtları, çöpleri toplatıyor. Hep beraber okula sahip çıkmaya başlamıştık.
Duvar Gazetesi
Türkçe öğretmeni arkadaşımız okulda öğrencilerle bir duvar gazetesi çıkarıyordu. Ben de gazeteye görgü kuralları adı altında bir sütunla katkıda bulunmaya karar verdim. Öğrencilere konuyla ilgili fıkralar bulduruyor, karikatürler çizdiriyordum. Öğrenciler böylece hem eğleniyor, hem de bir şeyler öğreniyorlardı. Her fırsatta, konuşma ve davranışlarını, yine onların kendilerine düzelttiriyordum.
Belki de, o sütunu birlikte hazırladığımız için öğrenciler eleştirilerimi işimin bir parçası gibi görüyor, bana gücenmiyorlardı. Ortaokul öğrencisi, ilkokul çocuğundan daha çok laf söz dinlediği ve lise öğrencisinden de daha saf olduğu için, en tatlı öğrencidir bence. Onlarla derslerimin dışında da haşır neşir olmak beni çok mutlu ediyordu.
Fransızcaya Çeviri
İlk kez öğretmenler toplantısına katıldım. Müdür konuşmasını bitirince, bir arkadaş söz aldı. Baktım, biraz önce müdürün söylediklerinin, neredeyse tamamını tekrarlıyor. Sonra başka bir arkadaş konuşmaya başladı. O da kendisinden öncekilerin söylediklerini, biraz değiştirerek anlatıp duruyor.
Aslında, yarım saatte bitecek toplantı, iki üç saat süreceğe benziyordu. “Gönen, dedim kendi kendime, sen en iyisi bütün bu söylenenleri fransızcaya çevir de, vaktin boşa geçmesin.” Başladım içimden çevirmeye. Toplantı benim için, sıkıcı olmaktan çıkmış, eğlenceli bir çalışmaya dönüşmüştü.
O günden sonra, bütün öğretmenlik hayatım boyunca, toplantılarda hiç canım sıkılmadı. Lafı uzattıkça uzatanlar, konuyu saptıranlar, insanların sözünü kesip, tartışmaya başlayanlar beni hiç mi hiç rahatsız etmedi. Ben çevirilerimi yapıp, o ânımı değerlendirmeye baktım hep. Özel hayatımda da, ne zaman, beni ilgilendirmeyen ya da gereksiz bulduğum bir şeyleri dinlemek zorunda kalsam, hemen çeviriye başlıyordum.
Birkaç yıl önce kaybettiğimiz bir arkadaşım vardı. En çok onun sayesinde fransızcam ilerlemiştir. Ona bir ara, bu ‘yöntem’imden söz ettim. Pek hoşuna gitti. Bir gün bana yine, hiç tanımadığım insanları anlatıyordu. Birden durup “Sen şimdi çeviriye başladın, değil mi?” dedi. “Evet, nerden anladın” diye sordum. Gözlerinden. Donuklaştılar da ...” diye cevap verdi. Gülüştük. Bir daha çeviri yapmama izin vermedi, diyebilirim.
Yorum ya da sorularınız için: bilgi@bilgipesinde.com
Yorum yazabilmeniz için Üye olmanız gerekmektedir. Üye Girişi yapmak için tıklayınız.